Eylül 20, 2012

Manchester United 1 - 0 Galatasaray: Galiptir Bu Yolda Mağlup


Barcelona, Real Madrid gibi takımların maçlarını izlerken düşünüyorum bazen, dünyanın sayılı takımlarından birinin taraftarı olmak ne keyiflidir diye… Dünyanın en iyi futbolcularına sahipsiniz, her maçın favorisi sizin takmınız, her sene her kulvarda şampiyonluğa oynayan bir takımınız var. Ama sonra gün geliyor takımım Avrupa'nın devlerinden biriyle karşı karşıya geliyor ve diyorum ki; iyiki bu takımı tutuyorum. Belki bir daha Avrupa Kupası göremeyeceğim ama her büyük Avrupa maçı öncesi şu heyecanı yaşamak yetiyor. Rakip açısından final bile başarısızlıkken benim icin grup maçında alınacak bir galibiyet destan oluyor. 

Böyle maçlardan biriydi işte Manchester United deplasmanı... Kaybetmek kolay, kazanmak olay demişti Fatih Terim maç öncesi. Kesin favoriydi Manchester United ama her Galatasaray taraftarının dilinden düşürmediği bir söz vardı: Kazanmaya gidiyoruz. Evet rasyonel değildi ama bir taraftar temennisinden de öteydi galibiyet düşüncesi. Belki 20 yıl öncenin verdiği cesaret; belki Fatih Terim’in kendinden emin yorumları; belki de kaybedecek bir şey olmamasıydı bu inancın sebebi. Maç saati ise gelmek bilmedi. Yıllar sonra bize çok özledigimiz 21:45 heyecanını yaşattığı için bile teşekkürü hak ediyor bu ekip. 

Bu duygularla başladi maç ve başlama vuruşuyla herkesin beklediği şekilde Manchester’ın etkili baskısı geldi. Bir gerçek var ki İngiliz takımlarının Türklere cok ters gelen bir oyun tarzı var. Hiç alışmadığımız bir şekilde inanılmaz bir tempoyla ve çok hareketli oynuyorlar. Bir yere kadar dayanılıyor ama herkesin hareket halinde olduğu bir hücuma karşı bütün boşlukları doldurmak mümkün olmuyor; bir noktada konsantrasyon kayboluyor ki gol de bu şekilde geldi. Baktığınızda halı sahada yenilse sinirlenilecek kadar basit bir verkaçla geldi gol ama sürekli baskı karşısında hata yapmak kaçınılmaz oluyor.

Golden önce ise penaltı pozisyonu var ki, Wolfgang Stark’ın bu seviyeye nasıl geldiğini sorgulattı. Aynı pozisyonda takımların yerini değiştirsek çıkacak kararın penaltı olacağını düşünmek pek de zor değil. 1-0 önde başlamak varken 1-0 geride başladık maça ve takımın da bu pozisyonun etkisinde kaldığını düşünüyorum ilk 15 dakikalık süreçte. Artık net olarak gözüküyor ki UEFA bu 5. hakem saçmalığından yol yakınken vazgeçmeli. Gözlerinin önünde olan pozisyonlari izlemekten başka bir şey yapmıyorlar ve daha bir işe yaradıklarını görmedim. Sırf orta hakem olsa gormedi deyip geçebiliriz ama bu durumda net bir art niyet ortaya çıkıyor ve hissedilen haksızlık duygusu katlanıyor. Gitsinler bunlara verecekleri parayı UNICEF’e falan bağışlasınlar en azından hayırlı bir yere gider para. Burada Umut’a da ayrı değinmek gerekir ki, aynı Fenerbahçe maçında olduğu gibi yoktan tamamen kendi çabasıyla bir penaltı kazandırıyordu takıma. Hep maçın içinde ve inanilmaz pozisyon kovalıyor. Burak'la Trabzonda iyi bir ikililerdi ve Galatasaray gibi oyunu rakip sahada oynayan bir takımda daha da tehlikeli olacakları kesin.

Manchester deplasmanında biri çok net biri tartışmalı iki penaltınız verilmiyor, üç topunuz da direkten dönüyorsa galip gelmek imkansıza yakın oluyor. Amrabat’ın direkten çıkan topu var ki, FIFA oynayanlar bilir; o vuruşu oyunda gol yapanlar bile bağıra cağıra gol sevinci yaşarken; Amrabat Old Trafford’da 70000 kişiyi sustursaydı buradaki kahvelerde nasıl sahneler yaşanırdı düşünemiyorum. Hamit’in direkten dönen topunda da tarihimizde galiba ilk defa ingilizleri kendi silahları olan duran top organizasyonuyla vuracaktık ama işte olmayınca olmuyor demekten başka çare yok.

Maçın geneli için uzun uzun analiz etmek yerine Galatasaray taraftarına bakmak yeterli heralde. UEFA finalinin son dakikalarında Levent Özçelik’in bir sözü vardi. “Skor 0-0 ama sanki mağluplermişçesine onlar oturuyor; sanki galipmişçesine bizler ayaktayız.” Ayni o hesap… Müthiş bir Galatasaray taraftarı vardı Old Trafford’da. 85 dakika mağlup oynadık ama onlar 90 dakika boyunca susmadılar, kafede maç izleyen taraftarı bile gaza getirdiler. Maç sonunda da herkes arasında şunu konuşuyordu sanırım: Bu takım bu gruptan çıkar. Tabii ki Manchester United’ın oyunu domine ettiği bölümler vardı ama Manchester deplasmanında bundan daha iyi top oynamak çok zor.


Gönül isterdi ki bu güzel futbolun karşılığı olan puan veya puanlar alınsın fakat olmadı. Bir beraberlikte bile ikincilik yolunda büyük bir avantaj yakalanabilirdi; umarım bu maçta kaçan puanlar grup sonunda bize ah dedirtmez.

Fatih Hoca ilk geldiğinde amacımız mağlup olurken bile taraftarını gururlandıran bir takım yaratmak demişti ve bu maçla bu sözünü tutmuştur benim gözümde. Önümüzdeki maçlara umutla baktıran ve Old Trafford deplasmanında stresle değil keyifle maç izleten bu takım umarım bir daha bizi Şampiyonlar Ligi'ne hasret bırakmaz. Bu futboldan sonra klasik tabirle diyebilirim ki: Bu işin bir de Sami Yen’i var…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder