Ağustos 06, 2010

Fenerbahçe - Young Boys eşleşmesi

Eşleşmenin iki maçını da izledim. İlkinde Amerika'daki yurt odamda sabah saat 11 buçuk suları olduğu için, maçı uyuklayarak izledim, daha doğrusu uyuttular. Hiç bu kadar kötü bir Fenerbahçe, ruhsuz futbolcular, pres yapmaktan aciz bir takım görmedim. Artık koşmadıkları zaman bireysel yetenekleriyle de öne çıkamayan bir takım görüntüsündeydiler. Tabii ki maçın deplasmanda oluşu, ilk resmi maç oluşu ve alınan 2 gollü beraberliğin Fenerbahçe'ye İstanbul'da turu getirecek skor olduğuna inandığım için çok da üzülmedim.


Futbolcular hakkında tek tek yorum yazacak herhangi bir durum bile söz konusu olmadı. Pozisyon fakiri bir takım hüviyetinde, bitse de eve gitsek diye düşünen 11 tane adam vardı sahada adeta. Zaten 11 kişi de tamamlayamadılar müsabakayı. Nasıl bir disiplinsizliktir anlayamadım. Sen, bir önceki sene Fransa'ya kiralan, orada burada gördüğün ilginin 10 da 1 ini bile göreme. Sonra geri gel, camia yine seni kabul etsin, sağ kanadı taşır diye düşünsün, sen kalk ilk maçtan kırmızı kart gör. Hem de aptalca bir kırmızı kart. Maçtan sonra da çık de ki, hakemin yorumu bu yönde oldu, isterse kartı çıkarmayabilirdi. Arkadaşım hiç mi kurallardan, hakemlerden haberin yok? Tabii ki bütün yükü Kazım'a yüklemenin alemi de yok. Topa vurmaktan aciz kişilerin, futbolcu diye Türkiye'nin en büyük klüplerinden birinde futbol oynuyor olmalarına tahammül eden, baştakilerin kabahati daha büyük.


İkinci maça gelecek olursak, 30 derecelik sıcakta 45000 kişiye yakın bir kalabalık stadı doldursun. Rakip İsviçre liginden, yaptığın iki transferden daha ucuza malolmuş bir takım, ama aslanlar gibi mücadele edip koşuşturuyorlar. Defansta oynattığın dörtlü kadar da yeteneksiz kimseler yok rakipte. Top yapıyorlar, duvar pası yapıyorlar, pozisyona giriyorlar. Çok şükür hepsi birer Guiza da maç 5lik olmadı. İlk maçtaki kadar fazla pozisyon bulamamış olsalar da süper (!) defansımızı yine darmadağın ettiler.


Maçı alıştığımız üzere 1 kişi eksik tamamlıyordu Fenerbahçe. Hakemin gözünün önünde bu kadar bariz bir sahtekarlığı yapma hakkını, daha ikinci maçtan kim verdi acaba bu yeni arkadaşımıza? Çok yetenekli, ayaklarına hakim, kat ediyor, vuruyor eyvallah, ama zaten takım top oynamıyor bir de arkadaşlarını böyle ucuzca bir hareketle yalnız bırakmaya ne hakkın var? Tabii ki burada da kurban Stoch değil.


Aykuyt Kocaman'a bu kadar yüklenmenin alemi yok. Herr Daum'a bir sene sabreden adamlar, kendi evladımız dedikleri Aykut'a da aynı şansı vermezlerse hata ederler. Aynı Rıdvan'a olduğu gibi olur sonu, yazık olur. Kadro konusunda Aykut hocaya kızmanın lüzmu yok, elinde olan malzemenin hepsini kullandı. Tek anlamadığım nokta, madem Gökhan Gönül oynayacak durumda neden baştan oynatmadı, belki golü yemezdik, yorulursa sonradan değiştirirdi adamı. Sakatlar iyileştiği zaman takım biraz daha oturacak buna yürekten inanıyorum. Bir de göbekli Santos o göbeği eritene kadar kale arkasında koşsun, Caner de onun yaptığı kadarını yapar zaten.


Netice itibariyle olan yine cefakar taraftara oldu. Her sene aynı filmi seyretmekten sıkılmayan yöneticiler, gerekli transferi bir üst tura çıkınca yapmayı bekleyip, elenilen her turdan sonra istifaya davet edilmelerine rağmen, büyük bir özgüvenle ağızlarını açmadan oturuyorlar. Fenerbahçe klübü bir şirket değil, bir camiadır. Kendi şirketlerinizi yönettiğiniz gibi yönetmeye kalkarsanız, klüp bol bol para kazanır belki ama herhangi bir sportif icraat göremeyiz. En çok yatırım yapılan ve Türkiye'de en göz önünde olan branşın, klüp içerisindeki diğer branşlara göre en başarısızı olması da, futbol takımının yeteri kadar iyi yönetilmediğini belki de takıma yeteri kadar özen gösterilmediğini açıkça gözler önüne seriyor.


Transfer konusuna da bir parantez açmak istiyorum. Forvet almanın peşini bırakmıyorlar. Peki senin elinde Guiza, Semih, Gökhan Ünal, hatta belki Deivid var. Deivid ve Guiza'yı satıp bir tane sağlam forvet alacaksan tamam, ama Fransa liginde oynayıp 18 gol atmayı anca başarabilmiş bir adamı ya da; kariyeri boyunca bir sezonda en fazla 13 gol atmış, yaşı 23 gözükse de kemik yaşının 28 olma ihtimali çok yüksek bir adamı neden kovalarsın? Bu takımın forvetten önce Lugano'nun yanına iyi bir stopere ve Emre'nin yanına iyi bir ön liberoya ihtiyacı var. Baroni ile Bilica ile bu takım Türkiye'de de iş yapamaz. Golü şu anki kanat futbolcularını göz önünde bulundurunca atmamak imkansız. Yıllardan beri ilk kez gerçek kanat oyuncuları var takımda. İyi bir Semih, birkaç maç üstüste oynayacak Semih bu takımda gayet yeterli sayıda gol atar. Tek yapması gereken form tutmak.


Umarım, biraz akılları başlarına gelir de en azından Avrupa Ligi'ne biraz değer verip iki tane kaliteli oyuncu transferi yaparlar da iki hafta sonraki mücadelede de rezil olmayız. Sadece Fenerbahçeli kimliğimize değil, Türk kimliğimize de zarar veriyor Avrupalılara karşı alınan bu mağlubiyetler. Stadı dolduran binlerce renktaşa biraz daha saygı göstermenin zamanı gelmedi mi artık?


Not: Amerika'da futbola aç kaldık, geri dönüşümüz güzel olur diye umuyoruz, artık blogu yalnız bırakmak yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder